Son dakika haberi... Yeşilçam'ın ünlü oyuncusu Filiz Akın 82 yaşında hayatını kaybetti. Akın, bir süredir hastanede tedavi altındaydı. Sağlık Bakanlığı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla Filiz Akın'ın hayatını kaybettiğini duyurdu.
1 Eylül tarihinden bu yana zatürre ve diğer bazı enfeksiyonlar sebebiyle Bodrum’da tedavi gören Filiz Akın acil ihtiyaç üzerine, Cumhurbaşkanlığı’nın yönlendirmesi ile Sağlık Bakanlığı’na ait bir ambulans uçakla 13 Ocak Pazartesi gecesi İstanbul’a nakledilmişti. Tedavisi istanbulda devam ediyordu.
FİLİZ AKIN KİMDİR?
2 Ocak 1943'te Ankara'da dünyaya gelen Filiz Akın, gerçek adıyla Suna Akın, Türk sinemasının önemli figürlerinden birisi olarak hafızalarda yer etmiştir. Eğitimini Ankara Koleji ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde tamamlayan Akın, 1962 yılında katıldığı Artist yarışmasını kazanarak sinemaya adım attı. İlk filmi Akasyalar Açarken ile büyük bir çıkış yakalayarak dikkatleri üzerine çekti. 1960'ların sonlarından 1970'lere kadar, Yeşilçam dönemi sinemasının en gözde kadın oyuncularından biri haline geldi.
Zarif duruşu, modern görünüşü ve entelektüel kimliği ile “sarı saçlı kadın” imajını sinemaya kazandırdı. Tarık Akan, Cüneyt Arkın, Kadir İnanır ve Ediz Hun gibi dönemin ünlü aktörleriyle başrol paylaştı. Ankara Ekspresi, Utanç, Tatlı Dillim, Yalancı Yarim, Dağlar Dağlar, Kader Bağlayınca ve İstanbul Tatili gibi pek çok unutulmaz filmde rol alarak sinemaseverlerin gönlünde taht kurdu. 1970 yılında, Ankara Ekspresi filmindeki performansıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı.
Yeşilçam'ın "dört yapraklı yoncası" olarak anılan Filiz Akın, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik ile birlikte dönemin en güçlü kadın simgelerinden biri oldu. Sinemadan sonra televizyon programları sundu, gazete yazıları yazdı ve kişisel deneyimlerini anlattığı kitaplar yayımladı. Paris ve İsviçre'de geçirdiği yıllarda Avrupa kültürüyle olan ilişkisi, kamusal kimliğini daha da derinleştirdi.
2000'li yıllarda kanserle mücadele eden Akın, uzun bir tedavi sürecinin ardından hastalığı yenerek topluma moral kaynağı oldu. Bu süreç, onun yalnızca bir sinema yıldızı değil, aynı zamanda zarafeti, duruşu ve kültürel katkılarıyla Türkiye'nin hafızasında iz bırakan güçlü bir kadın olarak hatırlanmasını sağladı.