DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptali ve gözaltına alınması tartışmalarının ekonomi üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
Nokta TV’ye konuk olan Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı işaret ederek, son dönemde yaşanan gelişmelerin ekonomi üzerinde ciddi bir belirsizlik ve durgunluk yarattığını söyledi.
Babacan, yaşananları "sis bombası" metaforuyla anlatırken, bu ortamın sadece siyaseti değil, doğrudan ekonomiyi de etkilediğini vurguladı. Ekonomik aktörlerin öngörülemezlik karşısında frene bastığını belirten Babacan, bu yavaşlamanın faturasının ise doğrudan halka çıktığını dile getirdi.
“ERDOĞAN ÖYLE BİR SİS BOMBASI ATTI Kİ KİMSE BURNUNUN UCUNU GÖREMİYOR”
Babacan, Türkiye'nin son günlerde siyasi olarak gerilimli bir atmosferden geçtiğine dikkat çekti. İmamoğlu'nun hedef alınmasının sadece siyasi bir hamle olmadığını, aynı zamanda ekonomik bir risk ortamı oluşturduğunu söyleyen Babacan, şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Erdoğan son 3 günde öyle bir sis bombası attı ki ekonomide hiç kimse burnunun ucunu göremiyor şu anda. Bu sis bombası, siyasetin ortasına atıldı ama aynı zamanda ekonominin tam merkezine düştü.”
Babacan, belirsizlik ortamının yatırımcıyı, sanayiciyi, girişimciyi, tüketiciyi ve hatta kamu kurumlarını dahi etkilediğini belirtti.
“BU ORTAMDA HERKES FLAŞÖRLERİNİ YAKAR, YAVAŞLAR”
Babacan, belirsizliğin etkilerini somut bir örnekle açıkladı. Sisli havalarda Bolu Dağı'nı geçerken kullanılan yol güvenlik sistemine atıfta bulunan Babacan, şunları söyledi:
“Bolu Dağı'nda sisli havada o yüksek direklerin üzerinde sarı yanıp sönen lambalar vardır. Neden? Çünkü yol görünmez olur. İnsanlar uçuruma gitmesin diye. Şimdi aynısı ekonomide oluyor. Bu sisli ortamda herkes yavaşlar, herkes dörtlü flaşörünü yakar. Önünü göremeyen bir ekonomi aktörü, yatırım yapmaz, üretim yapmaz, istihdamı artırmaz. Risk almaz. Bu da ekonomiyi yavaşlatır.”
“FATURAYI YİNE HALK ÖDÜYOR”
Ekonomideki yavaşlamanın faturasının doğrudan vatandaşa çıktığını vurgulayan Babacan, yaşanacak durgunluğun özellikle dar gelirli kesimleri olumsuz etkileyeceğini ifade etti:
“Ekonomiyi yavaşlatan bu belirsizlik ortamının bedelini işsizler, emekliler, asgari ücretliler ve sabit gelirliler ödüyor. Ama en çok da gençler zarar görüyor. Çünkü geleceklerini inşa edebilecekleri bir iklim kalmıyor. Gençler risk almaktan korkuyor, hayal kuramıyor.”
“HUKUKİ GÜVENCE OLMADAN EKONOMİ YÜRÜMEZ”
Babacan, hukuki güvenliğin ve siyasi istikrarın ekonomi için vazgeçilmez olduğunu vurguladı. Hukukun üstünlüğü sağlanmadan, yargının bağımsız çalışmadığı, siyasi baskının yoğun olduğu bir ortamda, ekonomide hiçbir ilerlemenin mümkün olmadığını savundu.
“Siyasi öngörülebilirlik yoksa, hukuki güvence yoksa, yatırım da olmaz. Güven ortamı yoksa büyüme de sürdürülebilir değildir.”
